Twente 0-1 Fenerbahçe | Hoşgeldin Konferans Ligi

0

Fenerbahçe adeta bir sinir harbi olarak geçen maç sonucunda, Joshua King’in efsane getirişi ve rakip savunmayı perişan edişi sonrasında kazandırdığı penaltı sonrasında Edin Dzeko’nun muhteşem bitirici penaltı vuruşu sonrasında 1-0 kazandığı maçla birlikte Konferans Ligi’nde gruplara kalmış oldu. Üstelik çeşitli rekorlarla…

Mesela avrupada arka arkaya 7 maç kazanma rekorunu kırdı! Üstelik bu rekor sevindirici bir rekor oldu. Grup kuralarında çıkacak takımlar ile sayı daha da artabilir.

Mesela uğursuzluk rekorunu kırdı. Zira iyi kadro kurulan sezonlarda hep sezon başında saçma kayıplar olur ve sonucunda takım taraftarı çıldırtırdı ama bu kez iyi başladık.

8’de 8 rekoru kırıldı ki lig+avrupa serüveninde bu bir rekor oldu. Arka arkaya resmi maç kazanılması ve arada avrupa maçının olması.

Uğursuzluk kırma rekoru da kırıldı ki rakibin 2 topu direkten döndü ve şans yüzlerine gülmedi.

Bakalım şimdi grup kurasında da “Uğursuzluk” kırılacak mı? Zira yıllardır Uefa’da hep Şampiyonlar Ligi kurası çekmek, Fenerbahçe genetiği gibi bir şey olmuştu ama bu sefer değişecek mi bakalım? Ayrıca Fenerbahçe’nin çekeceği kuranın da şans faktörlü olması, avrupa kupalarındaki eksi ivmeyi pozitife çevireceğiz aşikar…

8 MAÇ SONUNDA NE DERİM?
Herkes 6 numaraya takmış durumda ama şiddetle söylüyorum; Djiku, Serdar Aziz, Samet Akaydın ve hatta Luan Peres, Fenerbahçe’nin SOL STOPERİ olamaz! Oraya gerekirse birkaç stoperden çıkıp (Mecburen de çıkılacak) kütürük eriği gibi bir stoper lazım.

Takıma 6 lazım ama ahenk de lazım! Maç maç falan değil, daha derli toplu şekilde. Ahenk bir oluşsun, bu Fenerbahçe’nin önünde kimse duramaz!

Forma rekabeti ve oynamayanın niye oynamadığını da bilmesi lazım ayrıca. Misal bu gidişle Kent için söylentiler bitmez de bitmez.

Son olarak da seri galibiyetler ve rakiplerin puan kaybı lazım. Bakalım bu işin sonu nereye varacak ama şu bir gerçek ki Fenerbahçe uzun bir süre dinlenebilecek. Sakatları iyileşip, sistemi oturacak. Şu an hedef Ankaragücü maçını kazanmak. Kötü dahi oynansa fark etmez, 1-0 olsun bizim olsun maçı olacak. Ayrıca zeminle ilgili spekülasyonları da bir kenara atıp artık önümüze bakmak zorundayız.

Eğer kazanma alışkanlığı böyle devam eder ve milli ara öncesi ve sonrası işler yolunda giderse ne mutlu bize ki güzel günlerin başlangıcı olabilir.

Küçük bir parantez de; Fenerbahçe’nin niye oynamayan oyuncusu bile satılabiliyor şimdi anladınız mı? King mesela girdi, oynadı, penaltı aldı ve kafalarda “Acaba?” dedirtti. İşte avrupa takımları da acabalar ile bizim çöp dediklerimizi alıyor…

Okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum…

Saygılarımla, Mustafa Hoca…