Son Dakika

GALATASARAY’DA ALARM ZİLLERİ: GALATASARAY 3-2 GENÇLERBİRLİĞİ

Galatasaray Gençlerbirliği’ni 3-2 mağlup etti… Cümle böyle. Kağıt üzerinde üç puan yazıldı, tabelada galibiyet var. Fakat sahadaki gerçekliğe baktığımızda fotoğrafın renkleri sarı-kırmızı değil; puslu, karanlık ve endişe verici. Çünkü bu maç, bir sonuçtan çok daha fazlasını anlattı. Anlattığı şey de oldukça sert: Galatasaray’ın oyunu, ritmi ve fizik kalitesi alarm veriyor.

İLK YARI: TOP SENDE AMA TEHLİKE YOK

Galatasaray rakip ceza sahasında 51 kez topla buluşarak sezona dair bir rekor kırdı. Ancak bir takım ceza sahasına bu kadar çok girip de ilk yarıda bu kadar etkisiz olabilir mi? Oluyormuş.

Oyun sete dönüyor, tempo yok, yaratıcılık yok. Sadece Barış Alper’in bitmeyen enerjisi ve kişisel çabası var. Barış olmasa ilk yarı Galatasaray’ın tek bir gol umudu bile olmayacaktı. Evet, karambolden gol yersin; olur. Ama ilk yarıyı golsüz geçmek, “kötü gün” değil, kronik bir problemin dışa vurumu.

BARIŞ ALPER: BU TAKIMI SIRTINDA TAŞIYAN ADAM

Barış Alper öyle bir performans koyuyor ki, yalnızca kendi tarafını değil, tüm takımı sırtında taşıyor.

Hız, güç, istek, mücadele… Hepsi var.

Barış’ın bu formu devam ederse bir değil iki oyuncu eksik bile oynasanız izleyeni rahatsız etmez. Hatta Osimhen oynayabilse onu rahatlıkla gol kralı yapabilecek tek oyuncu şu an Barış.

İşin acı tarafıysa şu: Barış koşuyor, takım bakıyor.

ICARDI TARTIŞMASI: DOĞRU KARAR, ACI GERÇEK

Bu maçın en çok konuşulan konularından biri Icardi’nin neden yedek bırakıldığıydı.

Gerçekler serttir ama gerçektir:

Milli arada 10 gün izin yapmış bir oyuncu,

Kilo sorunu olduğu açıkça görülen bir yıldız,

Kocaelispor maçındaki kötü performansın baş mimarlarından biri,

Elbette kulübeye çekilir.

“Adı Icardi, sahaya onunla çıkılır” mantığı doğru değil. Okan Buruk burada doğru bir karar aldı. Icardi oyuna girdikten sonra toparlanma sinyali verdi, evet… Ama bu, ilk 11’de olması gerektiği anlamına gelmez.

İKİNCİ YARI: FIRTINA GİBİ BAŞLADIK, RÜZGÂR GİBİ KAYBOLDUK

Galatasaray ikinci yarının ilk 10 dakikasında adeta gövde gösterisi yaptı. Goller, baskı, enerji… 2-1 oldu, 3-1 oldu, maçı kopardık derken…

Rakip 10 kişi kalınca Galatasaray bir anda futbolu bıraktı.

Topu rakibe veren, temposu düşen, pozisyon üstüne pozisyon veren bir takıma dönüştü. Gençlerbirliği son 10 dakikada öyle bir baskı kurdu ki, tabelada 3-3 yazsa kimse şaşırmazdı.

Bir büyük takım 10 kişiye karşı böyle bir panik yaşayamaz. Yaşamamalı.

SAKATLIK KRİZİ: ARTIK TESADÜF DEĞİL, SİSTEM SORUNU

Bu bölüm en sert yer:

Galatasaray’da sakatlıklar yağmur gibi yağıyor. Şanssızlık kelimesi artık hafif kalıyor.

Osimhen

Kaan

Yunus

Berkan

Yakobs

Singo

Lemina

Eren ceza

Sallai kırmızı

Bu liste Süper Lig’de bir sezonun değil, bir ayın bilançosu gibi.

Bu kadar sakatlık tesadüf olamaz.

Bu direkt antrenman metodunun yanlış olduğunu gösterir.

Kondisyon seviyesi, yükleme programı, sakatlık önleyici rutinler… Bu takımda bir şeyler doğru yapılmıyor. Avrupa seviyesindeki fizik kalite ile lig seviyesindeki farkın bu kadar açılması başka türlü açıklanamaz.

Galatasaray üç günde bir maçı kaldıramıyor. Bu çok net.

UNION MAÇI: TEHLİKE ÇANLARI

Union Berlin maçı hiç kolay değil. Hele bu sakatlık ve form grafiğiyle hiç değil.

Forvet yok.
Orta saha yok.
Sağ bek yok.
Ritmi kaldıran oyuncu sayısı yok.

Champions League’de ayrı bir kimlik var ama kadro bu haldeyken o kimliğe bürünmek bile zor.

FENERBAHÇE DERBİSİ: KADIKÖY’E KADAR YOL GÖRÜNDÜ

Derbi haftasına giriyoruz ama manzara iç açıcı değil.

Singo yok

Sallai yok

Osimhen yok

Yunus yok

Kaan yok

Lemina yok

Bu kadar eksikle Kadıköy deplasmanı, yalnızca taktik bir mücadele değil; psikolojik bir sınav olacak. Fenerbahçe’nin işine yarayan her gelişme tek tek gerçekleşiyor. Galatasaray ise bu karmaşanın içinde adeta nefes almaya çalışıyor.

YEDEKLER: FUTBOL ONLARI BIRAKMIŞ

Yusuf Demir…
Ahmet Kutucu…
Enerjisi düşük, isteği eksik, oyuna girince katkı sağlayamayan bir yedek grubu.

Bir büyük takım yedekten bu kadar az katkı alamaz.

İlkay oyuna girene kadar Galatasaray’ın ne yaptığını söylemek bile zordu. Oyunun aklı hâlâ İlkay’da. Onsuz tempo imkânsız.

HAKEM: ÇİFTE STANDART ARTIK RUTİNE DÖNDÜ

Verilmeyen net penaltı

Sallai’ye yapılan kırmızı kartlık faul

VAR’a gidilmeyen pozisyon

Galatasaraylı oyuncu olduğunda VAR’ın jet hızıyla devreye girmesi

Bu çifte standart artık ligimizin rutin manzarası.

Sallai’nin 90’da yaptığı hareket gereksiz miydi? Evet.
Ama ondan önce rakibin pozisyonu? Daha da gereksizdi. Hakem orada oyunu doğru yönetemedi.

SON SÖZ: FOTOĞRAF NET—G.SARAY KAZANDI AMA KENDİNİ KAYBETTİ

Bu galibiyet üç puan getirdi, doğru.
Ama aynı zamanda çok ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.

Galatasaray oyun olarak düşüşte.
Fizik olarak alarm veriyor.
Kadro olarak eksiliyor.
Ritmini kaybediyor.

Bu gidişat derhal durdurulmazsa, hem Avrupa hedefleri hem de lig yarışında bedeli ağır olabilir.

Union maçı, derbi, fikstür… Her şey üst üste geliyor.

Galatasaray’ın artık gerçekleri duymaya, aynaya bakmaya ve yol haritasını yeniden belirlemeye** ihtiyacı var.

Aksi hâlde konuşacağımız başlıklar daha sert olacak. 

 

Sevgi ve saygılarımla

HABER 1905