Fikirleri Sonsuzluğa Yol Gösteren Bir Lider Mustafa Kemal Atatürk

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, milletine sadece bir kurtuluşun değil, bir uyanışın, yeniden doğuşun önderliğini yapmış bir liderdir. Onun aydınlık yolunda, çağlar boyu akılda ve gönüllerde yer etmiş sözleri, bizlere ilham vermeye ve yol göstermeye devam ediyor.

“Yurtta sulh, cihanda sulh” sözleri, Atatürk'ün barışa olan inancının derinliğini gözler önüne seren en etkileyici ifadelerinden biridir. Bu söz yalnızca Türkiye'nin değil, tüm insanlığın sahip çıkması gereken evrensel bir değeri temsil eder. Dünyanın dört bir yanındaki farklı milletler için dostluk, karşılıklı saygı ve barış içerisinde yaşamanın önemini vurgulayan bu sözler, onun liderlik vizyonunun derinliğini anlamamızı sağlar. Bugün, bu mirasla büyüyen Türk gençliği, yurtta ve dünyada barışın önemini Atatürk'ün bu vizyonuyla daha iyi kavramakta ve içselleştirmektedir.

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.” Atatürk, kendisini anlamanın, yüzeysel bir hayranlıktan çok daha fazlasını gerektirdiğini bu sözleriyle ifade etmiştir. Onun bize bıraktığı miras, fikirleri ve ilkeledir. Bu düşünceler, toplumsal huzurun, bağımsızlığın, çağdaş bir eğitimin, kadına verilen değerin ve ileri görüşlülüğün temelini oluşturur. Atatürk’ün yüzünü değil; gönlünü, düşüncelerini ve Türk milletine olan inancını görmek, onun mirasına gerçek anlamda sahip çıkmaktır.

“Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esareti kabul etmez.” Türk milletinin azmine, iradesine ve bağımsızlık ruhuna olan sarsılmaz güvenini ifade eden bu sözler, Atatürk’ün milletine duyduğu bağlılığın en güzel ifadesidir. 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Mücadelesi’nde bu sözlerin ağırlığını ve anlamını bize göstermiştir. Vatan toprakları işgal altında, halk çaresiz ve yılgın bir durumda iken, ona umut aşılayan, milletin bu “esareti kabul etmeyeceği” inancı olmuştur. Bugün her 10 Kasım’da, onun bu sözü bizlere bir kez daha hatırlatır ki; ne olursa olsun, bağımsızlık ve özgürlük Türk milletinin vazgeçilmez özelliğidir.

“En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.” Cumhuriyetin kurucusu olarak, geleceğe attığı en önemli adımlardan biri eğitim alanında olmuştur. Milletlerin yükselmesinin ve ilerlemesinin yolunun eğitimden geçtiğine inanan Atatürk, bu alanda devrim niteliğinde değişiklikler yapmıştır. Ona göre, gerçek bağımsızlık, cehaletten kurtulmak ve bilimle aydınlanmaktan geçer. Bu nedenle, onun mirasına sahip çıkmak isteyen her bir birey, bu mücadelede yerini almalı, cehaletle savaşarak bilgiyi ve eğitimi yüceltmelidir.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken benimsediği bu temel ilke, halkın kendi iradesiyle ülkesinin yönetiminde söz sahibi olması gerektiğini vurgular. Bu söz, Atatürk’ün demokrasiye ve halkın iradesine olan bağlılığını simgeler. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, millet iradesinin esas olduğu bir düzen oluşturmak onun en büyük hayaliydi ve bizler bugün, demokrasimizin değerini onun bu vizyonuyla daha iyi anlıyoruz.

Her 10 Kasım'da olduğu gibi bu yıl da, onun yaktığı meşaleyi daha güçlü bir şekilde taşımak, fikirlerine ve ideallerine sıkı sıkıya sarılmak bizim görevimizdir. Onun aziz hatırasını yaşatmak, sadece özlem ve minnetle değil aynı zamanda onun gösterdiği yolda ilerleyerek, Cumhuriyetin ilkelerini yaşatmakla mümkündür.

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyen Atatürk, bizlere çağlar boyunca sönmeyecek bir ışık bırakmıştır. Bu sözler bize, Cumhuriyetin sonsuzluğunu ve onun mirasının kalıcılığını hatırlatır.

10 Kasım’da onu bir kez daha derin bir özlemle anarken, Cumhuriyetimizin değerlerine olan bağlılığımızı yeniliyor ve Atatürk'ün aydınlık yolunda ilerlemeye olan kararlılığımızı yineliyoruz.

Saygı ve özlemle anıyoruz.

GOLVAR EKİBİ